penceremden dünyamı izliyorum

her zaman kendi kendine vakit geçiren çocukları sevmişimdir. onlar biraz farklı oluyorlar geri kalan ilgiye muhtaç büyüyen, kaotik çocuklardan. sanki her zaman kendi kendilerine olduklarında, oynadıklarında, düşündüklerinde ve dingin bir surat ifadesine sahip olduklarında zihinlerinin içinde koşturduklarını düşünürüm. öyle bir hissiyat yayarlar ki sanki rahatsız edilmedikçe en mutlu anlarındadırlar. kaynağı belirsiz veya limitsiz bir mutlulukları vardır. mutluluklarının sebebi kaynağı sömürmez, tüketmez.

yaşları ilerledikçe büyümenin getirdiği her ne ise, o zihinleri, o dünyaları modifiye olur. dışarıdan alınan her deneyim, her etkileşim dünyalarına zarar verir çünkü o çocuklar hiçbir zaman dünyalarını korumak derdinde olmamışlardır. savunmasız, sakin zihinlerdir. kontrolleri dışında gerçekleşen hayatın akışı sonucu, zihinlerine dokunan her ne ise dünyalarını değiştirir, modifiye eder. küçüklüğünde koşturduğu dünyasında artık tökezlemeden duramaz hale gelir. 

ben kendimi bu çocuklardan biri olarak görüyorum. onlardan tek farkım, ben hiçbir zaman zihnimde koşuşturmadım. benim eylemim daha çok zihnimin kenarında yarattığım bu dünyayı pencereden izlemek idi. 

ilk kar taneleri düştüğünde, sobalı ve yemek kokulu odanın penceresinden gelen soğukla ferahlayan ve hayranlıkla karı izleyen çocuk, işte o bendim. 

bu nedenle ben tökezlemiyorum, çünkü tökezleyebilecek kadar koşmayı tercih etmiyorum ve etmedim. ben sadece gördüklerime, gözlemlediklerime hüzün duyuyorum. 


いいなと思ったら応援しよう!